“Şiddet Raporlarıyla Tablonun Vahametini Ortaya Koyuyoruz“
“Şiddet Raporlarıyla Tablonun Vahametini Ortaya Koyuyoruz“
Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı haziran ayı sağlıkta şiddet raporuyla ilgili yayınladığı mesajında, “Aşılama çalışmalarının yoğunlaştığı, vaka sayılarının düşmeye başladığı haziran ayında da şiddet, sağlık çalışanlarının peşini bırakmadı” dedi.
Bir önceki aya göre kısmi bir azalış görülse de yılın ilk altı ayındaki vaka sayısının 88’e ulaşmış olmasının, durumun vahametini gözler önüne serdiğini ifade eden Saatcı “Ay boyunca, Türkiye’nin aşılama hedefine giden yolda büyük özveriyle çalışan sağlık emekçilerine yönelik 13 şiddet vakası yaşandı. 17 saldırganın yer aldığı bu vakalar dolayısıyla 15 sağlık çalışanı mağdur oldu. Haziran ayında yaşanan şiddet olaylarını da dâhil ettiğimizde, geride kalan altı ay boyunca, toplamda 140 sağlık çalışanı, 173 saldırganın şiddetine maruz kalmıştır” ifadesini kullandı.
Saatcı açıklamasını şöyle sürdürdü:
Bu tabloya, kayda girmeyen şiddet olaylarını da dâhil ettiğimizde, neredeyse her güne bir şiddet olayının düştüğü sonucuna ulaşmış oluyoruz. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere her kurumun ve toplumun her bir ferdinin bu vahim tablodan kendine pay çıkarması gerekmektedir. Türkiye’de bu denli vazgeçilmez kamu hizmeti yürütüp de bu kadar çok şiddete maruz kalan ikinci bir çalışan kesim bulunmamaktadır. Bu durumda akıllara “şiddet sağlık çalışanlarının kaderi mi?” sorusu gelmektedir. Normal koşullarda hiçbir kimsenin bu soruya “evet” demesi mümkün değildir. Ancak sıradanlaşan şiddet olayları ve bu olaylar neticesinde ortaya çıkan veriler, kabul edilmese de Türkiye’de şiddetin sağlık çalışanlarının vahim gerçeği olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. Çok daha vahim olanı ise şiddetin; coğrafi, fiziki ve sosyal statü açılarından herhangi bir sınır tanımamasıdır. Şöyle ki doğudan batıya, güneyden kuzeye her ilde her yerleşim yerinde şiddet vakalarına rastlanmaktadır. Aynı şekilde güvenlik tedbirlerinin sıkı tutulduğu hastanelerden, sokak sokak hasta peşinde koşan ambulanslara kadar her yerde sağlık çalışanları şiddetin kurbanı olabilmektedir. Şiddet uygulayanlara baktığımızda da toplumun her kesiminden kimseler olduğunu görüyoruz. Eğitimli-eğitimsiz, zengin-fakir, genç-yaşlı her bir vatandaş, maalesef sağlık çalışanlarına şiddet uygulayabiliyor. Tüm bunlar bizlere, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu göstermektedir. Durum böyle olduğu için de çözümün, daha doğrusu çözüm yollarının toplum temelli olması kaçınılmaz hale gelmektedir. Sağlık birimlerindeki güvenlik önlemlerinin arttırılması, cezai müeyyidelerin kararlılıkla uygulanması, ne yazık ki rutin hale gelen şiddet olaylarını önlemeye yetmeyecektir. Yapılması gereken, sağlık çalışanlarına şiddeti önlemeye yönelik “acil eylem planı”dır. Geçen her gün, yaşanan her şiddet olayı, sağlık çalışanlarının tamamını yaralamakta, meslekten soğutmaktadır. En nihayetinde bu durum, sağlık sisteminin hasar görmesine neden olmaktadır. Bu tespitler ışığında, haziran ayında yaşanan şiddet olaylarına baktığımızda, yine hasta ve hasta yakınlarını baş failler olarak görüyoruz. Ay boyunca tespit edilen 13 şiddet vakasının 3’ünde bizzat hastalar, 4’ünde ise hasta yakınları rol aldı. Geri kalan altı olaya ise kabaca “maganda” diyebileceğimiz kimseler sebep oldu. Yaşanan 13 olayın 12’si hem fiili hem sözlü olarak gerçekleşirken bir olay sözlü olarak vuku buldu. Olayların 8’i hastanelerde, 2’si ASM’lerde, 3’ü ise saha çalışmaları sırasında meydana geldi. Yaşanan şiddet olaylarının 12’sinin hem fiili hem sözlü, 1’inin sözlü olarak meydana gelmiş olması da dikkat çekicidir. Şiddet olaylarının hedefindekiler, bu ay çoğunlukla doktorlar oldu. Haziran ayında saldırıya uğrayan doktor sayısı 9’u bulurken, farklı birimlerde hizmet veren sağlık çalışanlarından şiddet görenlerin sayısı ise 6 oldu. Ne yazık ki saldırganlar cinsiyet ayrımı da yapmıyor; şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarının 4’ü kadın, 11’i erkek oldu. Tüm bu yaşananlar neticesinde adli ve kolluk hizmetlerinin uygulamalarına baktığımızda ise ne yazık ki yürekleri ferahlatıcı bir durumla karşılaşmıyoruz. Şiddet olaylarına sebebiyet veren 17 saldırganın sadece ikisi tutuklandı. Bunların dışında yedi saldırgan gözaltına alınıp serbest bırakıldı, dört saldırgan hakkında ise hiçbir işlem yapılmadı. Ayrıca iki saldırgan hakkında arama kararı çıkarılırken, iki kişi hakkında ise soruşturma başlatıldı. İzmir’den gelen bir yargı haberi ise tüm sağlık çalışanlarını derinden sarsmıştır. Önceki yıllarda Dr. Kadir Songür’e jiletle saldıran ve boynunda kesikler oluşmasına neden olan sanık hakkındaki 20 yıl ağır hapis cezası kararı, adli tıp kurumundan istenen akli denge raporu nedeniyle İstinaf Mahkemesi tarafından bozuldu. Haziran ayında Antalya’da alınan bir mahkeme kararı ise sağlık çalışanlarının yargıdan ümitvar olmalarına neden olmuştur. Şöyle ki yerel mahkeme, önceki aylarda doktor ve hemşirelere saldıran üç kız kardeşten birine dört ay 20 gün hapis ve 12 bin 420 lira adli para cezası verirken, diğer iki sanığın beraatine hükmetti.
Haziran ayı sağlıkta şiddet raporunu değerlendiren Saatcı “Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, maalesef artık bir rutine dönüştü. Yaralanmayla sonuçlanmadığında haberlere bile konu olmuyor. Bu çok vahim bir durum. Her ay yayınladığımız şiddet raporlarıyla bu tablonun vahametini ortaya koyuyoruz. Buna rağmen sahada çok da bir şey değişmiyor. En çok da faillerin uyguladıkları şiddetin yanlarına kar kalması sağlık çalışanlarını yaralıyor. Haziran ayında bunun en çarpıcı örneği Çankırı Kurşunlu’da yaşandı. Kurşunlu Devlet Hastanesi’ne aşı olmak için giden bir vatandaş, iki sağlık çalışanının “ikinci aşı için daha süreniz var” uyarısı üzerine arabasının bagajından çıkardığı baltayla uyarıda bulunan görevlilere saldırdı. Bu vandallığı yaparken hakaret ve küfrü de eksik etmedi. Tüm bunlar yaşanmasına rağmen saldırgan ifadesi sonrasında serbest bırakıldı. Bu durumu kabul etmek mümkün değildir. Sağlık Bakanlığı’ndan adli ve kolluk birimlerine, eğitim kurumlarından medya organlarına topyekün her kurumun her şahsın dahil olduğu acil eylem planı ile bu toplumsal illetle mücadele etmekten başka çıkar yol bulunmuyor. Bu noktada Bakanlığı öncü rol üstlenmeye davet ediyoruz” dedi.