“Saldım Çayıra Mevla Kayıra”
“Son haftalardaki vaka artışını neye bağlıyorsunuz?” diye sorduğumuz Çorumlu vatandaşlar farklı görüşler bildirdi.
“Saldım Çayıra Mevla Kayıra”
Kısıtlamaların esnetilmesi ile birlikte artan vaka sayısı endişe verici boyuta geldi. İki hafta önce sarı renk olan Çorum kırmızıya döndü. Katlanarak giden vakaların sebebini sorduğumuz Çorum halkı düşüncelerini gazetemiz ile paylaştı.
Kontrollü sosyal hayata geçilmesi esnetilen kısıtlamalardan sonra birçok il gibi Çorum’da da vaka sayılarında ciddi artış oldu. Bir ay önce risk haritasında sarı olan Çorum son verilere göre kırmızı renge döndü. Geçen bir haftalık süreçte vaka sayıları 2’ye katlanan ilimizde de tehlike çanları daha kuvvetli çalmaya başladı.
Çevremizdeki insanlarda virüslü sayısının arttığı bu günlerde tekrar artan vakaların nedenini Çorumlulara sorduk.
“Son haftalardaki vaka artışını neye bağlıyorsunuz?” diye sorduğumuz halk çeşitli düşünceler ortaya attı. Vatandaşların tedbirsiz davrandığını savununlar da oldu, kural koyanların örnek olmadığı yerde vatandaş ne yapsın diyen de …
İşte Çorum halkının konu ile ilgili düşünceleri:
“Rehavete Kapılıyoruz”
Fatih Ceylan: Covid-19 vaka haritasının kırmızıya dönmesi tabii ki hiç iyi bir durum değil. İnsanlar küçük bir fırsat bulduklarında kendilerini hemen dışarıya salıyor. Rehavete kapılıyoruz. Tedbirlere uyma konusunda insanlarımızın daha dikkatli olması lazım. Bu salgının bir an önce bitmesi için bu kurallara uymak gerekli. Bu saatten sonra tam kapanmaya gidileceğini düşünmüyorum ama şu andan daha sıkı tedbirler alınacağı kesin. Tabii ki bunu hiçbirimiz istemiyoruz. Allah’tan şu an havalar kapalı gidiyor yaz geldiğinde havalar ısınınca vakaların daha da artması çok muhtemel. Bu işin tek çözüm yolu hijyen ve mesafe kurallarına uymak, akraba ziyaretlerine gitmemek ve kapalı alanlarda çok bulunmamak.
“Önce Kuralları Alanlar Örnek Olsun”
Mehmet Şahin: Kısıtlamaların esnetilmesinin böyle bilinçsizce hareket ederek kötüye kullanılması hiç olmuyor. Kahveler, çay ocakları ve diğer mekânlar tıka basa dolu. Ben olabildiğince boş mekân tercih etmeye çalışıyorum. İnsanları izliyorum, konuşurken birbirlerinin ağızlarının içine giriyorlar. Uzak duracaklarına birbirlerinden iyice birbirlerinin dibine giriyorlar. Böyle giderse kesinlikle tekrar tam kapanmaya döneceğimizi düşünüyorum. Covid-19 sebebiyle ölen insan sayısı günde 60 kişilere kadar düşmüştü. Şimdi ise tekrar 100‘lerin üzerine çıktı. “65 yaş üstü boşuna yaşıyor keşke ölseler” falan diye mi düşünüyorlar? Evden çıkmaya çıkmaya hastalanmaya başladım. Bu işin çözülmesi için bize eve kapanın diyenlerin tedbirlere harfiyen uymasıdır. Kendileri kurultaylar, parti toplantıları yaparken insanlar dip dibe poz verirken bize kapanma demeleri biraz gülünç oluyor. Önce kendileri dikkat edip örnek olsunlar sonra halktan tedbirlere uyulmasını istesinler. İnsan böyle bir durum karşısında diyecek bir şey de bulamıyor!
“İnsanlar Bilinçsiz ise Hükümet ne Yapsın?”
İsmail Duyurgan: Bizim insanımızın içindeki %10-20’lik duyarsız ve dikkatsiz bir kesimden dolayı geriye kalan %80-90’lık bir kitle etkileniyor. Bu kitle yüzünden başta devletimiz daha sonrasın da esnafımız, diğer iş kesimleri ve halk bu durumdan etkileniyor. Hükümetimiz de ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette. İnsanlar bilinçsizce hareket ederken onlar ne yapsın? Yasak getirip her yeri kapatsa ayrı sıkıntı. Yasakları kaldırıp her yeri açsa ayrı sıkıntı. Her yeri kapatınca insanlar bunaldık diye söyleniyorlar. Tamam bu sefer vaka sayıları düşüyor her yeri açıyorlar daha sonrada insanlar bir araya yığılıyor ve birkaç hafta geçmeden bir bakıyorsunuz vaka sayıları aynı. Her yer açıldıysa bunu hor kullanmamak lazım. Bu durum sonuç olarak kime zarar? Halka zarar. Bunu bir türlü dengeye koyamadık. Hükümetimiz her ne kadar elinden geleni yapmaya çalışsa da insanlar tedbirli olmadıktan sonra bu durumdan yine zararlı çıkacak olan biz halkız. Özellikle esnaf kesim bu durumdan çok mağdur. Bir de bu esnaf küçük esnafsa durum daha da kötü. Bu sürecin en çok çilesini çekenler çay ocakları, kahvehaneler ve lokantalardır.
“Her Yerde Sıra Var”
İbrahim Kınık: Mesafe denen bir şey yok. Bankaların önündeki sıralara bakın. İnsanların bu davranışlarının sonucu olarak bu durumdan herkes etkileniyor. Yani nereye giderseniz gibin her yerde bir sıra var bunu da anlamıyorum ben. Marketlerde, bankalarda hatta ve hatta kuyumcuların önünde bile bir kuyruk var. Hadi marketi, bankayı es geçtim de bu insanlar kuyumcunun önünde neyin sırasını bekliyorlar gerçekte çok merak ediyorum.
“Herkes Birbirinden Şikâyetçi Ama Kimse Kendinin Ne Yaptığının Farkında Değil”
Melisa Kapakkaya: İnsanlar sanki hiç virüs yokmuş gibi tedbiri elden bıraktılar. Burası şehrin en işlek yerlerinden biri olmasına rağmen birçok insan maskesiz geçiyor buradan. Polis ve ya zabıta gördükleri zaman maske takıyorlar. Yani polis ve ya zabıta görmeseler öyle maskesiz devam edecekler. Maske takan insanlarda ağızlarıyla çok uğraşıyorlar. Sürekli maskeyle oynuyorlar. Maske takılıyken yüzleri terlediğinde maskeyi indirip yüzlerini elleriyle siliyorlar. Sonra ne oluyor ellerini dezenfekte etmiyorlar. Alış-veriş yaparken ihtiyacı olsun olmasın her noktaya, her ürüne temas ediyorlar. Kendilerinden önce oraya kimin temas ettiğini bilmiyorlar. O yüzeyde herhangi bir virüs yoksa bile, o yüzeye virüsü temas ettiriyorlar. Daha sonra ne oluyor başka bir müşteri geliyor aynı ürüne temas ediyor ve ellerini yine yüzlerine temas ettiriyorlar ve virüs böyle böyle bulaşıyor. El dezenfektesine hiç kimse uymuyor. Bir de biz esnaf olarak gün içinde birçok kişiyle yan yana geldiğimiz için mağdur olduğumuzu düşündüğüm bir diğer nokta da, insanlar bilinçsiz bir şekilde yakın mesafemizde belki farkında olarak belki farkında olmadan uflayarak nefeslerini dışarıya veriyorlar. Öksürürken, hapşırırken dikkatli davranmıyorlar. Tedbirlere uyma konusunda genel olarak bir sıkıntı var. Karşıda ki kafelere, bankamatiklere baktığımız zaman yığılmayı görebiliyorsunuz. Yani bu durum bugün yağmur yağdığı için böyle değil. Bu durum sürekli böyle insanlar dip dibe giriyorlar yakın mesafeden birbirleriyle konuşuyorlar ve gözlemlerime göre bu insanların çoğu birbirini tanımamasına rağmen bir sohbet etme ihtiyacı hissediyorlar. Bunun sebebi nedir bilemiyorum. Güvenlikler olsun, belediyenin çalışanları olsun gerekli uyarıları yapıyorlar kısa bir süreliğine mesafelerini koruyorlar birkaç dakika sonra baktığınızda durum yine aynı. Bir de virüse inanmayan bir kesim var. Yani bunu hangi mantıkla nasıl düşünüyorlar bilemiyorum ama bu kişilerin sayısı hiç de az değil. Herkes birbirinden şikâyetçi ama kimse kendinin ne yaptığının farkında değil.