“Sağlıkta Şiddet Kol Geziyor”
“Sağlıkta Şiddet Kol Geziyor”
Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı sağlıkçıların bir yandan pandeminin yükünü omuzlamaya, diğer yandan da şiddetle mücadele etmeye devam ettiğini belirtti.
Saatcı nisan ayı sağlıkta şiddet raporuyla ilgili yayınladığı mesajında “Pandeminin artan yükü sağlık çalışanlarının omuzlarındayken, şiddet sağlık merkezlerinde kol gezmeye Nisan ayında da devam etti” dedi.
Sağlık çalışanlarının şiddet görme oranının, virüs bulaşma oranından çok daha yüksek olduğunu ifade eden Saatcı”Nisan ayı boyunca, 22 saldırganın karıştığı 15 şiddet olayında, 27 sağlık çalışanı şiddetin kurbanı oldu. Mart ayında ise 22 saldırganın yer aldığı 16 şiddet olayında, 24 sağlık çalışanı şiddete maruz kalmıştı. Nisan ayında yaşanan olaylarda Mart ayına göre düşüş yaşansa da mağdur sağlık çalışanı sayısının yüksek olduğu görülmektedir” ifadesini kullandı.
Saatcı açıklamasını şöyle sürdürdü:
Şiddet uygulayanların özellikle sağlık çalışanlarından yardım bekleyen hasta ve yakınları olduğu gerçeği görüldüğünde, durumun vahameti daha fazla gün yüzüne çıkmaktadır. Yaşanan şiddet olaylarında sadece şiddete maruz kalan sağlık çalışanları etkilenmiyor, kurumdaki tüm çalışanlar “benim başıma da aynısı gelirse’ diye korkuyor. Ne yazık ki korktukları da başlarına bir şekilde geliyor. Sadece günü ve faili değişiyor. Yapmış olduğumuz araştırmalarda, ‘sözlü veya fiziki şiddete maruz kaldınız mı’ sorusunu yönelttiğimiz dört sağlık çalışanından 3’ü ‘evet’ cevabını vermektedir. Oysa ortalığı kasıp kavuran COVID-19 virüsünün sağlık çalışanlarına bulaşma oranı yüzde 25’i bulmuyor. Yani sağlık çalışanlarının şiddet görme oranı, virüs bulaşma oranından çok daha yüksek. Çünkü sağlık çalışanları, pandemiye karşı kendi önlemlerini alabiliyor ancak şiddete karşı bir önlem almaları mümkün olmuyor. Sağlıkta şiddet bu boyuta gelmişken artık kınamaktan, söz söylemekten öteye gidilmesi gerektiğini herkesin kabul etmesi gerekir. Bu konuda da toplumun tüm kesimlerine, özellikle de adli mercilere, eğitimcilere ve rol modellere büyük sorumluluk düşmektedir. Nisan ayı içinde en trajik şiddet olayı ise Osmaniye’de yaşandı. Bu vakanın faalinden sebebine, yan etkilerinden sonuçlarına her yönüyle üzerinde çokça düşünülmesi ve dersler çıkarılması gereken bir olaydır. Şiddet olayının kahramanı bir savcı ve randevusu olmadan muayene odasına girerek, sırasını beklemesini hatırlatan doktora hakaretler ediyor ve ardından gözaltına aldırıyor. Hastanenin tek nöbetçi doktoru olan Kemal Gökhan Günel ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor ancak hastalar saatlerce beklemek zorunda kalıyor. Millet adına adalet mekanizmasını işletmekle yükümlü bir savcı, hakkı, hukuku kişisel çıkarlarına kurban ederek sağlık zincirini bir anda yok edebiliyor. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun bu savcı hakkında soruşturma başlattığı açıklandı ancak benzer her durumda olduğu gibi soruşturmanın sonucu kamuoyuyla paylaşılmadı. Şiddet gören, hakaretlere maruz kalan, gözaltına alınmak suretiyle haksızlığa uğrayan doktor arkadaşımız başta olmak üzere tüm sağlık çalışanları ve tüm kamuoyu bu soruşturmanın sonucunu bekliyor. Şiddet olaylarını gerçekleştiren faillerin kimliği, nasıl şiddet göstermelerine mani olmuyorsa, sağlık çalışanlarının cinsiyeti, yaşı, görevi de şiddet kurbanı olmalarına engel taşımıyor. Nisan ayı verilerine bu zaviyeden baktığımızda, şiddete maruz kalan 27 sağlık çalışanından 10’unun kadın, 17’si ise erkek olduğunu görüyoruz. 15 olayın 13’ü hastane ortamında yaşanmış, 1 olay ilçe sağlık müdürlüğünde, 1 olay ise saha çalışmaları sırasında gerçekleşmiştir. Yaşanan olaylarda; 13 doktor, 4 hemşire, 7 güvenlik görevlisi, 3 de diğer sağlık çalışanı mağdur olmuştur. Yaşanan 15 vakanın 12’si hem fiili hem sözlü, 3’ü ise yalnızca sözlü olarak vuku buldu. Yaşanan olaylarda; 13 doktor, 4 hemşire, 7 güvenlik görevlisi, 3 de diğer sağlık çalışanı mağdur olmuştur. Olayları gerçekleştirenlere baktığımızda ise 5 olaya bizzat hastalar, 6 olaya hasta ve hasta yakınları, 3 olaya yöneticiler, 1 olaya ise magandalar sebep olmuştur. Uygulanan cezai müeyyideler ise yine ezber bozmamıştır. Yaşanan olaylarda 11 saldırgan gözaltına alınıp serbest bırakılırken, 6 şahıs hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır. Bunun yanında 3 saldırgan hakkında soruşturma başlatılırken, 2 saldırgan ise çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanmıştır. Saldırganlara bu denli toleranslı yaklaşan adalet mekanizması, İstanbul’da sonuçlanan bir davada ise herkesi hayretler içinde bırakan bir karara imza atmıştır.
Geçtiğimiz aylarda Bağcılar’da hasta yakınlarının saldırısına uğrayan hemşire arkadaşını korumaya çalışırken darp edilen sağlık memuru Bülent Akdemir, elindeki sıcak çayı, 2 saldırganın üzerine dökerek yaraladığı gerekçesiyle 4 bin TL para cezasına çarptırıldı. Buna karşın, tüm itirazlara, şahit ve delillere rağmen hemşireye saldıranlar beraat etti. Dikkat çekici bir gelişme de Sivas’ta yaşandı. Numune Hastanesi acil servisinde sağlık çalışanlarına ve güvenlik görevlilerine saldıran 9 hasta yakınına, Kovid-19 tedbirlerini ihlalden 13 bin 410 lira ceza uygulandı. Geçtiğimiz yıl Kayseri’de COVID-19 test sonucu pozitif çıkan anne ve babası ile temaslı A.S., karantinaya alınacağını söyleyen sağlık memuruna hakaret ettiği gerekçesiyle 9 bin 100 TL para cezasına çarptırıldı. Adli mercilerin yanında bir de şiddete maruz kalan sağlık çalışanından güzel bir adım geldi. Nisan ayının örnek olayı ise Karaman’da yaşandı. Devlet Hastanesi hemşirelerinden Huriye Tekin Yılmaz, ziyaret saati dışında hasta ziyareti yapmak isteyen A.T. tarafından tehdit edilmesi üzerine savcılığa şikayette bulundu. Uzlaşmaya giden olayda hemşire kendisini tehdit eden şahsı, Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağış yapması şartıyla affetti.
Nisan ayı raporunu değerlendiren Saatcı “Pandeminin tüm yükü sağlık emekçilerinin omuzunda. Sağlık çalışanları hem pandemiyle hem de şiddet virüsü ile mücadele ediyor. Şiddet artık öyle can yakıcı hale geldi ki sağlık sistemini tehdit ediyor. Bugün dört sağlık çalışanından 3’ü bir şekilde şiddet gördüğünü söylüyor. Bu çok vahim bir durum. Şiddet mağduru bir sağlık ordusundan bahsediyoruz. Bu insanların vazifesinin şifa dağıtmak olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle şiddete karşı çıkmak, kınamak, söylem üretmek artık yetmiyor. Şiddetin önüne geçmek için 84 milyonun dahil olduğu toplumsal bir mücadele başlatılmalıdır. Bunun için de yetkililer şiddeti önleyecek bir eylem planını ivedi bir şekilde hayata geçirmelidir” dedi.