‘Sağlıkta Şiddet Çok, Çözüm İçin Alınan Yol Yok’
‘Sağlıkta Şiddet Çok, Çözüm İçin Alınan Yol Yok’
Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı, sağlıkta şiddetin her geçen gün arttığını belirterek “Çözüm için alınan yol yok” dedi.
Ekim ayı şiddet raporuyla ilgili bir mesaj yayımlayan Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı, “Koronavirüs vaka sayısının 30 bin civarında seyrettiği, can kayıplarında artışların yaşandığı ve hastanelerdeki yoğunluğun artığı Ekim ayında, şiddet yine sağlık çalışanları arasında kol gezmeye devam etti. Yoğun iş yükü, uzun nöbet saatleri, adaletsiz gelir dağılımına rağmen topluma fedakârca hizmet eden sağlık çalışanları, Ekim ayında 11 şiddet olayına maruz kaldı. 21 saldırganın neden olduğu olaylarda, 19 sağlık çalışanı şiddet mağduru oldu” dedi.
Şiddetin her geçen gün daha fazla sağlık sisteminin üzerine düştüğünü ifade eden Saatcı, “Şiddet sağlık çalışanlarını tehdit etmeye devam ederken, gösterilen günübirlik tepkiler, sorunun çözümüne ne yazık ki katkı sağlamamaktadır. Şiddete uğrayan, yaralanan, hatta hayatını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan sağlık çalışanları, her geçen gün daha fazla mesleklerinden soğumakta ve hatta uzaklaşmaktadırlar. Öte yandan saldırganların ceza almaması ya da verilen cezai müeyyidelerin caydırıcılığının yeterli ölçüde olmaması, sağlık çalışanlarının ümitlerini de yok etmektedir. Elbette bu durum çalışanlar kadar sağlık sistemini de doğrudan etkilemektedir. Şiddetin kara gölgesi her geçen gün daha fazla sağlık sisteminin üzerine düştüğünden, tükenmişlik tüm çalışanların ortak paydası haline gelmektedir. Bu noktada yapılması gereken, tehlikenin yeterince farkında olup, engelleyici, önleyici ve korumacı politikaları bir an önce hayata geçirmektir. Bunu da yapacak olan Sağlık Bakanlığı’dır. Bu genel değerlendirmeler çerçevesinde, Ekim ayında yaşanan olaylara baktığımızda saldırganların kimliğinin değişmediğini görüyoruz. 11 şiddet vakasının 4’üne hastalar sebebiyet verirken, 7’si hasta yakınları tarafından gerçekleştirilmiştir. Şiddetin hasta ve hasta yakınları tarafından gelmesi, en başta sağlık çalışanları ile hasta arasındaki güven ilişkisini bozmaktadır. Doğal olarak bu da nitelikli sağlık hizmeti sunumuna mani teşkil etmektedir. Ay boyunca yaşanan 11 şiddet vakasının 10’u hem sözlü hem fiili, 1’i ise sözlü olarak vukuu buldu. Şiddet olaylarının adresi yine değişmedi; 10 şiddet olayı hastanede gerçekleştirilirken, 1 olay aile sağlığı merkezinde cereyan etti. Ekim ayında saldırganların şiddetine en çok maruz kalan kesim doktorlar ve hemşireler oldu. 11 olayda 8 doktor, 7 hemşire, 4 güvenlik görevlisi şiddet mağduru oldu. Olaylarda, 8’i kadın, 11’i erkek olmak üzere toplam 19 sağlık çalışanı şiddet gördü. Ay boyunca yaşanan olaylarda 21 saldırganın 2’si hakkında herhangi bir işlem yapılmazken, 15’i gözaltına alınıp serbest bırakıldı, 4’ü ise tutuklandı. Adli mercilerin sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusundaki kararları, Ekim ayında da tartışılmaya devam etti. Bu durumun en dikkat çekici örneği ise İstanbul’da yaşandı. Geçtiğimiz aylarda bir aile hekimini tehdit ederek saldırı da bulunan bir kişi, mahkemece, “basit yaralama” suçundan 6 bin 180 lira adli para cezasına çarptırıldı. Sanığın bir daha suç işleyemeyeceği kanaatine varan mahkeme, cezayı erteledi. Adli mercilerin bu ve benzer kararları, sağlık çalışanları arasında şiddeti meşrulaştırıcı, saldırganları affedici bir tutum olarak değerlendirilmektedir” ifadelerini kullandı.
Şiddet sorununun pansuman tedbirlerle çözülemeyeceğini belirten Saatcı, şunları söyledi:
“Sağlık çalışanlarımız, insanlara sağlık hizmeti sunabilmek ve hayata bağlayabilmek için her türlü riski göze alacaklar ama bunun karşılığında şiddetin hedefi olacaklar. Bu çok yaman bir çelişki. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet kanayan bir yaradır. Bu yaranın bir önce son bulması gerekmektedir. Maalesef konu yıllardan beri konuşuluyor. Ancak alınan yol, bir arpa boyuna ulaşmadı. Öncelikle bunu kabul etmek gerekir; sağlıkta şiddet çok, çözüm için alınan yol yok! Bu yolu toplumsal seferberlikle aşmak mümkün. Neticede saldırganlar çoğunlukla hasta ve hasta yakınları. Yani bu toplumun içindeki insanlar. O halde sorunun çözümünün de pansuman tedbirlerle mümkün olamayacağı açık.”