‘Obeziteyi Tetikleyen Faktörlere Dikkat’
‘Obeziteyi Tetikleyen Faktörlere Dikkat’
Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Arslan, obeziteyi tetikleyen faktörlere dikkat çekti.
Vatandaşları konuyla ilgili bilgilendiren Ufuk Arslan, “Obezite, vücutta aşırı miktarda yağ birikmesi sonucu meydana gelen bir yeme davranışı bozukluğu ve aynı zamanda kronik bir hastalıktır. Obezite sadece fiziki görünüş açısından problem oluşturmaz; aynı zamanda kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet, eklem problemleri ve kanser gibi diğer sağlık sorunlarına neden olan tıbbi bir problemdir. Bazı kişilerin kilo vermekte zorluk çekmesinin birçok sebebi vardır. Obezite genellikle kalıtsal, fizyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin birleşmesi sonucu meydana gelir. Sağlıksız ve düzensiz beslenme de bunlardan biridir” dedi.
Arslan, şunları söyledi:
“Aşırı ve yanlış beslenme ile fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli en büyük nedenlerinin başında gelir. Yaş, cinsiyet, hormonal ve metabolik etmenler, psikolojik sorunlar, sık zaman diliminde çok düşük enerjili diyetler uygulamak, bazı ilaçlar gibi birçok faktör obeziteye neden olur.
Obezite nedeniyle kanda artan şeker, kolesterol ve başka metabolitler damarlara çökerek kalpte ciddi damar tıkanıklığına sebep olabilir. Bu durumda da ani ölümlere neden olabilmektedir.
‘Tüp mide’ olarak bilinen sleeve gastrektomi ameliyatı günümüzde dünyada en sık uygulanan obezite cerrahisi yöntemidir. Diğer ameliyat yöntemlerine görece daha kolay bir yöntem olup karın bölgesinden yaklaşık 1 cm’ lik 4-5 adet delikten laparoskopik olarak yapılmaktadır. Ameliyat süresi yaklaşık 1-1 buçuk saat kadar sürmektedir. Bu yöntem ile midenin normal fizyolojik yapısı korunmakta, mide şekil itibari ile tüp şekline getirilmekte ve böylece erken doyma sağlanmaktadır.
Bu ameliyat ile bir yıl içinde fazla kiloların yaklaşık % 80-90’ ı verilmektedir. Bu ameliyatın avantajları sindirim sisteminin fizyolojisinin değişmemesi, mide ile barsak arasında anastomoz (yeni bağlantı) olmaması, ömür boyu vitamin kullanma ihtiyacı olmaması, ameliyat süresinin daha kısa sürmesi, revüzyonunun daha kolay olması, diyare ve dumping sendromunun görülmemesi sayılabilir. Dezavantajları arasında ise % 20-30’lara varan yeniden kilo alımının olması, bazı hastalarda reflü şikayetlerinin artması sayılabilir.
Sonuç olarak; obezite gibi ciddi bir hastalıktan öncelikle korunmak, eğer mümkün olmamış ise sağlıklı bir şekilde kendiliğinden kilo verilmesi ilk etapta önerilen yöntemdir. 6 aylık diyet ve yaşam tarzı değişikliğine rağmen kilo veremeyen hastalarda günümüzde cerrahi yöntemler çok düşük risklerle uygulanmaktadır. İlk tercih edilecek yöntem olmasa da unutulmamalıdır ki kilo vermenin en etkin yöntemi obezite cerrahisidir.”