Çorum 16°C
Hafif Yağmurlu
Çorum
16°C
Hafif Yağmurlu
Cum
18°C
Cts
2°C
Paz
1°C
Pts
1°C
Bu aşağıda yazan ilkeleri hayata geçirmek için, demokrasiden, insan haklarından yana olan, zulme karşı çıkan, zalimlere direnen herkesle işbirliği yapacağız.
Şeffaf seçimlerin, seçim güvenliğinin hayati olduğunu bilecek ve bunları gerçekleştirmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Seçmen listelerini sadece kendimiz için değil, tanıdıklarımız için de inceleyeceğiz. Gördüğümüz aksaklıkları görevliler dahil, herkese anlatacağız.
Birden fazla oy kullanılmasını, başka insanların yerine oy atılmasını, seçmenlerin kaydı olmadıkları sandıklarda gösterilmesini kesinlikle önlemeye çalışacağız.
Olanaklı ise sandık kurullarında görev yapacağız.
Sonuçların şeffaf ve sandık bazında denetlenebilir içimde yayınlanması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Denetim işine sandık sonuçlarından başlayacağız
Seçimleri çok önemseyeceğiz. Zulme ve zalimlere karşı en etkili savunma mekanizmasının sanık oluğunu bileceğiz.Her seçimde mutlaka oy kullanacağız.Olanaklı ise insan haklarından, demokrasiden, özgürlüklerden yana olan herkesle, her görüşle ittifak arayacağız.
Zalimlerin bıkkın, sıkkın ve umutsuz demokratların ilgisizliklerinden yararlanarak yükseldiklerini hiç unutmayacağız.
İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük mücadelesini, meşru ve açık kanallardan, herkesin gözü önünde, kimseden korkmadan, çekinmeden, saklı gizli şeyler yapmadan yürüteceğiz. Mevcut yasaların ve anayasanın bu tür çalışmaları koruyan maddelerini çok iyi bileceğiz. Bu maddelere sahip çıkacağız.
Feodal baskı altında olanlardan, güvenlik tehdidi yaşayanlardan kahramanlık beklemeyeceğiz, onların koşullarını iyileştirmeye çalışacağız.
Feodal bir yapıda yaşayan vatandaşlarımızın çağdaş özgürlüklerden yararlanmalarını sağlamaya çalışacağız.
Toplumun çağdaşlaşmasının, çağdaş değerlere kavuşmasının zulme ve zalimlere karşı en büyük güvence olduğunu bileceğiz.
Herkesin siyasal görüşüne ve tercihine saygı duyacağız.
Kimseyi cehaletle, satılmışlıkla, hainlikle itham etmeyeceğiz. Herkesle, onların siyasi görüşlerine saygı göstererek tartışacağız.
Siyasetle ilgileneceğiz, imkânı varsa doğrudan siyasal partiler aracılığıyla siyaset yapacağız. Zulme, zalimlere karşı en önemli direnişin siyasal arenada yapılabileceğini aklımızdan hiç çıkarmayacağız. Politikacıları küçümsemek, aşağılamak yerine, karşı çıktıklarımızı eleştirip, onayladıklarımızı destekleyeceğiz. Politikacıların bize hizmet için ortaya çıktıklarını bileceğiz ve bize en iyi hizmet edeceğini düşündüklerimize oy vereceğiz.
Beğenmediğimiz zaman sesimizi yükselteceğiz. Onları bizim göreve getirdiğimizi unutmayacağız.
Kendi görevlendirdiğimiz kişilerin bizleri ezmesine, bize zulüm yapmasına asla ve asla vermeyeceğiz.
Yolsuzluklara karşı çok hassas olacağız. İş yapan yöneticilerin yolsuzluk da yaptığı, dürüst olan, yolsuzluk yapmayanların beceriksiz olduğu biçimde toplumumuza dayatılan ahlaksız siyaset ilkesini kesinlikle reddedeceğiz.
Nerede “Yiyor ama iş de yapıyor” mazeretini duyarsak asla suskun kalmayacağız, bunun bir ahlaksızlık olduğunu söyleyeceğiz.
İktidarın belli bir din, mezhep, tarikat, ırk, milliyet veya ideoloji grubuna ayrıcalık tanınmasına karşı çıkacağız. Bunun hem demokrasiyi hem de serbest piyasa ekonomisini tahrip edeceğini bileceğiz ve anlatacağız.
Para gücüyle desteklenen zulme karşı çıkmanın çok daha zor olduğun farkında olacağız ve bunu eleştireceğiz
Sanat, edebiyat ve bilimin özürlüğünü savunacağız, sanatçılara, bilim insanlarına, yazarlara sahip çıkacağız. Zulme karşı en önemli direnişin gerçeklerden güzelliklerden geçtiğini utmayacağız.Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu gerçeklerden korkmayacağız.
Sanatın ve edebiyatın güzelliklerini yaşatacağız. Ressamlarımıza, heykeltıraşlarımıza, müzisyenlerimize, şairlerimize, romancılarımıza, öykücülerimize sahip çıkacağız.Onların baskı altına alınmasına, sansürlenmesine sessiz kalmayacağız.
İnsanların kimliklerini oluşturan din ve medeniyet duyguları gibi duyguların siyasette kullanılmasına karşı çıkacağız.
Din, mezhep, ırk, milliyet üzerinden siyaset yapmayacağız, yapılmasını eleştireceğiz.
Nefret söylemlerine karşı çıkacağız. İster siyaset esnasında olsun, isterse medya ortamında, belli insanları, grupları, görüşleri hedef alan nefret söylemlerini asla onaylamayacağız.
İnsanlar arasındaki kin ve nefret duygularını geliştiren söylemleri kınayacağız
Muhalefet hak ve özgürlüğüne her koşulda, her zaman sahip çıkacağız. Sadece siyasi partiler bağlamında değil, her ortamda ve bağlamda aykırı düşüncelerin, eleştirilerin dile getirilme özgürlüğüne destek vereceğiz.
Siyasal olarak muhalefete sınırlama ve kısıtlama getirilmesini kabul etmeyeceğiz. Siyasal muhalefetin baskı altına alınmasının rejime bir darbe olduğunu bileceğiz.
Medya özgürlüğünü sonuna kadar savunacağız. Haber ve bilgi alma, haber ve bilgi verme özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğunu hiç unutmayacağız.
Hem medya patronlarına karşı yapılan zulme ve sindirme çabalarına karşı çıkacağız, hem de medya çalışanlarının haklarını sonuna kadar koruyacağız, onların baskı altına alınmasına, yaptıkları gerçeğe uygun haberlerden dolayı cezalandırılmalarına sessiz kalmayacağız.
Elbette medya özgürlüğünün bir zulmün aracı olarak kullanılmasına da karşı çıkacağız.
Siyasallaşan davalarla ilgileneceğiz, önemli davaları izleyeceğiz.
Hukuk devleti ilkesini anayasanın değiştirilemez hükmü sayacağız ve onu gözümüz gibi koruyacağız.
MacCarthyizm örneğini unutmayacağız, yargı-istihbarat-siyaset-medya arasında, hukuk devletinin istismarına yönelik, insan haklarını ve demokrasiyi yozlaştıran kötü uygulamalar olursa, bunlara karşı çıkacağız.
09-İfade özgürlüğünü vazgeçilmez bir insanlık hakkı olarak sonuna kadar savunacağız.
İfade özgürlüğünün, iktidarı ve hatta toplumu rahatsız edecek düşünceleri ve önerileri dile getirme özgürlüğünü de içerdiğini unutmayacağız. Sadece siyasal ve hukuksal değil, toplumsal baskılara, mahalle baskısına karşı da direneeğiz.
İfade özgürlüğünün sadece konuşmak ve yazmaktan ibaret olmadığını bileceğiz. Toplantılar, gösteriler, yürüyüşler düzenlemenin de ifade özgürlüğünün ayrılmaz parçaları olduğunu bileceğiz ve bu haklarımızı kullanacağız.
İnternetteki yeni iletişim kanallarını ihmal etmeyeceğiz. Gerekirse özgürlük ve demokrasi için buralarda gruplar kuracağız
Bağımsız ve tarafsız, hızlı işleyen bir yargıyı her koşulda savunacağız. Yargının evrensel hukuk kurallarından sapmasına izin vermeyeceğiz Siyasal iktidarların yargı üzerinde egemenlik kurmasına karşı çıkacağız
Yargıçların ve savcıların bağımsızlıklarını korumalarına destek olacağız.
Devlet güvenlik mahkemeleri gibi, özel yetkili mahkemeler gibi evrensel hukuk kurallarıyla uyuşmayan oluşumlara onay vermeyeceğiz. Herkesin adil yargılanma hakkından yana olacağız Masumiyet karinesini esas kabul edeceğiz. Engizisyon usulü, sanığın baştan suçlu sayılmasına karşı çıkacağız.
Parti eşittir devlet anlayışına asla izin vermeyeceğiz. Devletin bütün organlarıyla, tek bir görüşün, tek bir partinin, tek bir grubun emrine karşı çıkacağız
Seçimlerin istismar edilmemesi için uyanık olacağız.
Demokrasi ve insan hakları gibi kavramların kötüye kullanılmasına, bu kavramların dinci veya ırkçı amaçlar için istismar edilerek temel hak ve özgürlüklerin altının oyulmasına izin vermeyeceğiz
Her düzeydeki yöneticimizi kendimiz seçeceğiz ve seçtiklerimizi sürekli denetleyeceğiz.
Bir defa seçtiğimiz kişi ya da kadroların, “Biz seçildik, her istediğimizi yaparız.” anlayışını asla ve asla kabul etmeyeceğiz. Seçtiğimiz yöneticileri sürekli olarak, temel insan hak ve özgürlükleri, meşruiyet, hukuk devleti, evrensel hukuk ve adalet, laiklik, sosyal devlet ilkeleri açısından izleyeceğiz.Eleştireceğiz..Demokratik denetim haklarımızı kullanacağız
Herkesin insan gibi yaşamasını sağlayacak olan sosyal devlet ilkesinden yana tavır koyacağız. Herkes için, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik hakkı isteyeceğiz.
Anayasanın sosyal devlet ilkesini asla unutmayacağız ve her koşulda savunacağız. Sosyal devlet ilkesinin girişim özgürlüğüne karşı olmadığını, sadece devlete yoksul mazlumların korunması için görevler yüklediğini belirteceğiz.
Daima ezilenlerin, mazlumların yanında olacağız.Tarih boyunca zulme uğramış kadınların, muhaliflerin ve yoksulların haklarını savunacağız. Mazlumların din, mezhep, ırk, milliyet, ideoloji farklarını değil, ezilmişliklerini dikkate alacağız.
Hepsinin hakkını kendi haklarımız gibi savunacağız, bu hakları savunan bireylere ve örgütlere destek vereceğiz.
Her türlü ayrımcılığa karşı çıkacağız. İnsanların inlerine, mezheplerine, ırklarına, milliyetlerine, cinsiyetlerine göre yargılamayacağız. Laiklik ilkesini ve hukuk devletini herkes için her zaman savunacağız. Başkalarını, sadece yaptıkları ve onlara yapılanlar açısından değerlendireceğiz.
Sesimizi duyuracağız. Gerek birey olarak, gerekse sivil toplum örgütleri içinde etkin olacağız.İnsan haklarını, demokrasiyi, hukuk devletini, laikliği, sosyal devleti her koşulda savunacağız.ve geliştirmeye çalışacağız.Toplumsal, siyasal ve kültürel olaylarda aktif bir katılımcı olacağız.Ama itici, çığırtkan, saygısız olmayacağız
Örgütlü toplumdan yana olacağız. Sivil toplum örgütlerini ciddiye alacağız.Onlara destek vereceğiz, katılacağız, olanaklı ise bu örgütleri kendimiz kuracağız
Kendi haklarımızı bileceğiz v bunlar sahip çıkacağız. Bize bilinçsiz bir sürü muamelesi yapılmasını kabul etmeyeceğiz.
Ülkemizde özellikle siyasette olup bitenleri izleyeceğiz. Sadece ülkemizi izlemekle de yetinmeyeceğiz. Dünyada olup bitenleri, egemen eğilimleri, bölgemizdeki gelişmeleri, hangi büyük ülkelerin ne planları ve projeleri olduğunu takip edeceğiz.
TARİHİ YORUMLAMAMAKTA DÖRT KLASİK HATA.
1- Tarihe ırkçı-milliyetçi görüşle bakmak
2- Tarihe dinci-mezhepçi görüşle bakmak.
3- Tarihe, o zamanın koşullarını, uygarlık düzeyini, üretim ve devlet biçimlerini, ülkeler arası etkileşimi yok sayarak güncel koşullar ve ilişkiler çerçevesinde bakmak.
4- Tarihe, mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesini e ihmal ederek bakmak
Softacılığı, bağnazlığı, ümmetciliği dirilttiniz. Dinci sayısını artırdınız. Dincilere umut ve cesaret verdiniz. Dini sonuna kadar sömürdünüz, siyasetin demirbaş aleti haline getirdiniz.
Milleti Müslüman-laik diye ikiye bölmeye çabaladınız. Geleceğimizi zorlaştırdınız. Orduyu dinsizmiş, üniversiteleri din düşmanıymış gibi göstermeye yeltendiniz. Size daha ne söylemeli bilmem ki.
88 yıllık Cumhuriyet rejimini, bütün kazanımlarıyla birlikte mi reddediyorsunuz?
Devletin temel niteliklerini değiştirmek mi istiyorsunuz?
Gerçekleşmesi mümkün olmayan bu ham hayaller uğruna devleti de milleti de çok yorduğunuzun farkında mısınız?.
TARİHİMİZİ ÖĞRENMEMİŞİZ…
Tarihimizi öğrendiniz mi, hukuk nedir, devlet nedir, ekonomi nedir, yönetim sanatı nedir, millilik nedir, ordu nedir, çağın gerçekleri nedir, bilmiyor musunuz? Kendimizi geliştirmek, siyasete hazırlamak için bir zahmete katlandınız mı?
2 inci Cumhuriyet ilan edilince, bu günün dışında milli bir bayram mı kalır? Ne 23 Nisan kutlanır, ne 19 Mayıs, ne 30 Ağustos! 10 Kasım Alelade bir gün olarak mı kalır? Milli marş da değişir mi?.
Yoksa milli bayramları da kaldırdınız da haberimiz mi olmadı?
Böyle giderse 23 Nisan kutlanır mı?, 19 Mayıs kutlanır mı, 30 Ağustos kutlanır mı? Peki 10 Kasım Alelade bir gün olmaz mı? Milli marş da değişir mi?
Atatürk’ün adını taşıyan okul, cadde, meydan, köprü, havaalanı, stad ve kuruma yeni adlar mı verecekler?. Sonra? Anıtkabir’i nasıl kapatacaklar?. Sonra?
Milyonlarca insanın ve ordunun yüreğinden Atatürk sevgi ve saygısını nasıl söküp atacaklar?. Aman! TBMM’nin adını da değiştirmeleri şart. Ona bu adı Atatürk vermişti.
Bunu yapabilmek için 1915’ten 2 inci Cumhuriyetin ilan edileceği o ilginç güne kadarki zamanı takvimden çıkarmak yetmez, belleklerden de, tarihten de silmek gerekmez mi?
Ya sonra?
Atatürk resimlerini, heykellerini nasıl kaldıracaklar?
Galiba bunlar Atatük’süz yeni bir Cumhuriyet kurmak istiyorlarmış?. Atatük’süz Türkiye, Atatük’süz Cumhuriyet ha!
KORKUSUZ CAZİP YAŞAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞTURMAK DEVLETİN GÖREVİDİ
Terörün olduğu yerde, anayasadan, hukuk devletinden, serbest seçimlerden, bağımsız yargıdan söz etmenin imkânı yoktur.
Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi yaşatabiliyor muyuz?
Hukuk devletini kan gölüne boğan kimler?
Demokrasinin ne olduğunu, daha doğrusu ne olmadığını anlayabildik mi?
“Özgürlük mücadelemiz sırasında Türk kurtuluş savaş’ından ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ilkelerinden çok etkilendik. Atatürk’ün milliyetçilik laiklik ve demokrasi ilkeleri, ülkemin gelişmesinde çok etkili oldu.”
(Hindistan Cumhurbaşkanı Naman NARAYANAN) ..(BİZİM YOBAZLARIMIZA İLANIMIZDIR)…..
İngiliz Dally TELGRAPH…
“Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerlememişlerdir. Bu ulusun bu derece değişmesi , tarihte gerçekte eşi olmayan bir olaydır.”
Fransız L’Illustration Dergisi :
Fransa tarihi çok büyükler gördü. İskender’leri, Napolyon’ları, Washington’ları gördü fakat yirminci yüzyılda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu Türk kırdı.”
“Atatürk’ün Türk dili devrimi’ni gerçekleştirmesi ve dinle siyaseti birbirinden ayırarak Türk toplumu’nun modernleşmesini sağlamak yolundaki çabalarına büyük bir hayranlık duymaktayız.”
(Japonya Başbakanı Hayato İKEDA, 1963)…
“Kemal Atatürk veya bizim O’nu o zamanlar tanıdığımız ismiyle Kemal Paşa, gençlik günlerimde benim kahramanımdı. Büyük devrimlerini okuduğum zaman çok duygulandım. Türkiye’yi modernleştirme yolunda, Atatürk’ün giriştiği genel çabayı büyük bir takdirle karşıladım. O’nun dinamizmi, yılmaz ve yorulmaz bilmezliği, insanda büyük bir etki yaratıyordu. O doğuda modern çağın yapıcılarından biridir. O’nun en büyük hayranları arasında bulunmakta devam ediyorum”
(Hindistan Başbakanı Cavaharial NEHRU, 1963)…
“Atatürk adı insana bu yüzyılın büyük insanlarından birin tarihi başarılarını, Türk ulus’una ilham veren önderliğini, modern dünyayı anlayışındaki ileri görüşlülüğü ve cesaretini hatırlamaktadır. Şüphesiz ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu ve o zamandan beri Atatürk’ün ve Türkiye’nin giriştiği derin ve geniş devrimler kadar bir ulusun kendisine olan güvenini daha başarıyla belirten bir başka örnek gösterilemez.”
(Amerika Birleşik Devletleri Başkanı John KENNEDY, 1963)…
“Yakın ve Orta Doğu’da ilk cumhuriyet, doğuşunu o’na borçludur. Bu Cumhuriyet, birçok ulusun Atatürk’ün yönetimindeki Türkiye’nin uluslar arası otoritesi yükselmiş ve ülkesi dünya siyasetinde önemli bir rol oynamıştır.”
(Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Başkanı Nikita HRUŞCEF, 1963)…
“Kemal Atatürk, yalnız bu yüzyılın en büyük liderlerinden biri değildir. Biz Pakistan’da O’nu, gelmiş geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. O, yalnız sizin ulusunuzun sevdiği önder değildir. Dünyadaki bütün Müslümanlar, gözlerini sevgi ve hayranlık duygularıyla O’na çevirmişlerdir.”
(Pakistan Devlet Başkanı Eyüp HAN, 1963)…
“Atatürk, tarih boyunca gelip geçmiş en büyük devlet adamlarından biridir. Hiçbir zaman yaşadığı zamanın üzerinde durmamış, ileriyi görerek ona göre iş yapmıştır. Atatürk’ü Mussolini ve Hitler gibi yöneticilerden ayıran nokta işte bu niteliktir. Onlar hesap yaptıklarında kendilerini düşünerek hareket ediyorlardı. Atatürk, kendisinden ötesini, 20 – 30 yıl ilerisini görerek hareket ederdi.”
(İngiliz Devlet Adamı Lord KİNROSS, 1960)…
“Vatanımın bağımsızlığı uluslar arası bir gerçek olduğu gün, Allaha şükürden sonra ilk hatırladığım isim, Gazi Mustafa KEMAL ATATÜRK oldu..Ümit kapılarının kapandığı bunalım anlarında, O’nun destan olan yaşamı bana esin kaynağı oldu.”
(Tunus Devlet Başkanı Habib BURGİBA, 1955)
“O, Türkiye’yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal ATATÜRK’ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir.”
(Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali CİNNAH, 1954)…
“İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk’ü hatırlamalı ve unutmamalıdır.”
(Tahran Gazetesi İran, 1939)…
“Atatürk, yüce bir dağ tepesidir. Siz ona yakınlaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza kadar aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır.”
(Arriba Gazetesi Portekiz, 1938)…
“Paşa size nasıl hayran olmayayım? Ben Fransa’da laik bir hükümet kurmuştum.Bu hükümeti papa’nın Paris’teki temsilcisinin yardımı ile papazlar devirdi. Sizse bir halifeyi kovdunuz. Siz, bu taassup içinde laikliği bu topluma nasıl kabul ettirdiniz? Dehanızın büyük eseri laik bir Türkiye yaratmak olmuştur.”
(Fransa eski Başbakanı Edouard HERRİOT, 1933)…
“Sevr’den sonra Türkiye’nin öldüğünü sanmıştım. Ama Türkiye yaşıyor, hem Mustafa KEMAL başına geçeli beri öylesine canlı yaşıyor ki, bir LIoyd GEORGE’un bütün çabaları, bütün imkanları, sağduyuya meydan okuyan bu şiddetli yaşama isteğinin karşısında erimekten bir şey yapamıyor.”
(Fransız romancı – Diplomat , Claude FARRERE, 1930).
“Ben şimdiye kadar 15 hükümdar ve Cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa KEMAL’de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.”
(İngiliz Generali – Slr Charles TOWNSHEND, 1922)…
“Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir.
Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk Milleti’ne nasip oldu.”
(Lloyd GEORGE, – İngiltere Başbakanı, 1922)…
“Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğimiz kahraman Mustafa KEMAL ve onun askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine bir kahramanla antlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum.”
(Fransız Başbakanı Briand. 1921)
‘Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fen’nin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.’
Mustafa KEMAL, 1923
“Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insanlardan oluşmaktadır. Olabilir mi ki, bir kitlenin bir parçasını ilerletelim, diğerini göz ardı edelim de, kitlenin tamamı ilerlemiş olabilsin? Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?”
Mustafa KEMAL, 1925, Kastamonu.
“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, insanı şaşırtacak bir nitelik alır.”
Mustafa KEMAL, 1931…
“Ekonomik kalkınma, Türkiye2nin hür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin, bel kemiğidir.”
Mustafa KEMAL ATATÜRK, Ocak 1937…
“Bence diktatör, diğerlerini iradesine boyun eğdirendir. Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.”
Mustafa KEMAL, 21 Haziran 1935 ..
“Türklük benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım oldu. Kendimi hiçbir zaman Osmanlılığın telkin ettiği başka ulusları öven ve Türklüğü aşağı gören eksiklik duygusuna kaptırmadım.”
Mustafa KEMAL, 1931…
“Laik’lik, asla bir dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını sağlamıştır.”
Mustafa KEMAL, 1930 ..
“Artık bugün, demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır. 20. yüzyıl, birçok baskıcı hükümetlerin, bu denizde boğulduğunu görmüştür.”
Mustafa KEMAL, 1930.
“Aydın sınıfı ile halkın anlayış ve hedefi arasında doğal bir uygunluk olması lazımdır.
Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği fikirler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır.”
Mustafa KEMAL, 20 Mart 1923, Konya
“Biz cahil dediğimiz vakit, mutlaka mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz… Kastettiğim
ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma
bilmeyenlerden de hakikati gören hakiki alimler çıkar.”
Mustafa KEMAL, 1923, Tarsus..
“Osmanlı devleti ne yazık ki ölmüştür. ..Babıali hükümeti ne yazık ki ölmüştür, affedersiniz, hata ettim,Ne yazık ki demeyecektim, iyi ki ölmüştür. Çünkü onlar ölmeseydi milleti öldüreceklerdi”
Mustafa KEMAL, 31 Ocak 1923, İzmir
‘Eğitim işlerinde mutlaka başarılı olmak gereklidir. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretle olur.”
Mustafa KEMAL, 1922
‘Memleketimizin en ileri, en hoş, en güzel yerlerini üç buçuk sene kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı mağlup eden zaferin sırrı nerededir bilir misiniz?
Orduların sevk ve idaresinde iklim ve fen esaslarını rehber almaktır.
Milletimizi yetiştirmek için asıl olan mekteplerimizin, üniversitelerimizin kuruluşunda aynı yolu takip edeceğiz.
Evet, milletimizin, siyasi, sosyal hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır.
Mustafa KEMAL 1922, Bursa
EGEMENLİĞİ BU DANGOZLARA İNGİLİZ, FRANSIZ,,İTALYAN, YUNAN VEYA ANZAK ASKERLERİ Mİ GELİP EVLERİNE YERLEŞEREK ÖĞRETECEKLER?Türk’üyle, Kürt’üyle, Rum’uyla, Ermeni’siyle, Yahudi’siyle, Süryani’siyle, Nasturi’siyle, Levanten’iyle, Sünni’siyle, Alevi’siyle, Şii’siyle, Ortodoks’uyla Katolik’iyle, Protestan’ıyla, ateistiyle, öküzün önde gideni olmayacağız, Cumhuriyetimize sahip çıkacağız.
TÜRK KİMDİR?
Her şeyden önce dili Türkçe olandır. Kendini Türk saymışların soyunu sopunu, ırkını karıştıracak değiliz. Türk olmanın gereken şartı dilinin Türkçe olması…
Peki Atatürk “Ne mutlu Türküm diyene” derken Türk’ten kimi kastetmiş?
Haa, meğer bu sözün bir diğer yarısı daha varmış. Demiş ki; “Türk demek Türkçe demektir; “Türkiye Cumhuriyet’ini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”
Ne mutlu Türküm diyene”
“Cumhuriyet, ahlaki erdeme dayalı bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir. Cumhuriyet erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya ve tehdide dayalı olduğu için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aralarındaki fark bundan ibarettir.”
Mustafa KEMAL, 14 Ekim 1925, İzmir