Aksu Anayasa Değişikliğini Anlattı
AK Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir Aksu “Türkiye Buluşmaları” konferasınında konuştu
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir Aksu, “CHP, MHP ve BDP’nin tabanlarının anayasa değişikliğine destek vereceğine inanıyorum” dedi.
AK Parti Çorum İl Başkanlığı’nın “Türkiye Buluşmaları” adı altında düzenlediği toplantıya katılan AK Genel Başkan Yardımcısı Aksu, referanduma götürülen Anayasa değişikliği paketi hakkında açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu olmadığını dile getiren Aksu, Türkiye’nin dünden daha güçlü olduğunu belirterek, önündeki tüm zorlukları aşabileceğini ifade etti. Yeni anayasa yapma ihtiyacının nasıl doğduğunu anlatan Aksu, yeni anayasa yapma ihtiyacı zorunluluğunun sadece bugünün sorunu veya gündemi olmadığını belirtti.
1982 Anayasası ruhunun demokratik ve özgürlükçü olmadığını, millet iradesinden ve hukukun üstünlüğünden yana olmadığını kaydeden Aksu, 1982 anayasasının demokrasiden, insanların özgür olmasından, milletin iradesinin kayıtsız şartsız yönetime yansımasından, yasamadan, yürütmeden ve yargıdan korktuğunu söyledi. 1982 Anayasası toplumsal bir sözleşme olmadığını belirten Aksu, mevcut Anayasayı darbeci cuntanın darbe şartlarını koruma adına yaptığı bir devlet sözleşmesine benzetti. 1982 Anayasasının
demokrasinin özüne aykırı bir yöntemle hazırlandığını savunan Aksu, 1982 Anayasası hazırlanırken toplumun hiçbir kesiminin görüş ve önerisi alınmadığına işaret etti.
Millete güvenmeyen, bireyi yok sayan devleti koruyup kutsayan 1982 anayasasının geçmişte 16 kez değiştirildiğini hatırlatan Aksu, “Bundan önceki anayasalara göre en çok değiştirilen anayasadır. 1982 anayasası milli iradeyi ve temsilcilerini bürokrasiye rehin vermiştir. Türkiye arzuladığı, özlediği kendine yakışan büyüklüğüyle orantılı bir anayasaya kavuşmamıştır” diye konuştu.
Anayasa taslağı hazırlanırken TBMM eski Başkanı Köksal Toptan’ın bütün partilere çağrıda bulunduğunu anlatan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Aksu, “Partilerden 2’şer üye istedi. Bu davete icabet etmeyen partiler oldu. Kimin uzlaşmaya yanaşmadığını meclis arşivinde duruyor” ifadelerini kullandı.
Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir muhalefet tarzıyla karşı karşıya olduklarını ifade eden Aksu, “Randevu taleplerine kapıları kapattılar. Uzlaşma arayışına kamera gibi engeller çıkardılar. CHP’nin uzlaşmaya çalıştığı bizim kaçtığımız şeklinde hava oluşturulmaya çalışıldı. Ana muhalefet partisinin amacı uzlaşma değil. Milli iradenin aldığı kararları sürekli mahkemelik hale getirdiler. Yüksek yargı üzerinden milli egemenliği etkisiz kılmaya çalıştılar. Geçici 15. madde dediler. Meclisteki partiler bu
maddeye de karşı çıktılar. Hiçbir şekilde yanaşmayız destek olmayız dediler. Taslağı okumadan Anayasa mahkemesine götüreceğiz dediler. Cumhurbaşkanı bu 3 maddeyi referanduma sunsun dediler. Referandumda ne kadar güçlü bir irade çıkacağını ortaya anladılar. En an zararla nasıl çıkarız diye çırpınmaya başladılar. Tutarlı bir tavır takınmadılar. Net açık samimi bir teklifle birlikte gelemediler. Gönülden inanıyorum ki CHP, MHP, tabanı da bu anayasa değişikliğine sıcak bakmakta destek vereceğine inanıyorum. Bu
değişimin ertelenemez olduğunu aziz milletimiz görüyor. Türkiye’nin artık daha fazla vakit kaybetmeye tahammülü yok” şeklinde konuştu.
Aksu, yarının büyük Türkiye’sini inşa etme yolunda bu değişimin kaçınılmaz olduğunu millet gördüğünü belirtti. Muhalefetin sürekli olarak “yargının siyalaştığı” iddiası tamamen temelsiz, yanlış olduğunu belirten Aksu, “Süreç içerisinde yapılan itirazlarda manzaranın tam tersi olduğu açık olduğu ortaya çıkıyor. Bu yapılanlar çıkarılan anayasa değişikliği, yargının siyasallaştırılması değil, bu siyasallaşmış yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmasıdır” ifadelerini kullandı.
Aksu, kamuoyunda yeni anayasa değişikliğiyle “AK Parti’nin kendi yargısını kuruyor” yönündeki eleştirilerle ilgili olarak da, “AK Parti kendi yargısını kuruyormuş yahu el insaf. Türkiye’de 14-15 hakim savcı var. Nasıl bir iş ki hakim ve savcılar AK Parti’ye yakın hakim ve savcı seçecekler. Söylenenlerin hiçbirisi doğrusu değil. Sanki yüksek yargı hakimleri bizim hakimlerimizmiş. Böyle bir şey olmaz olması da mümkün değil” dedi.