Tahtasız: Sanayicilerimize, Çorum Halkına Minnettarım
Tahtasız: Sanayicilerimize, Çorum Halkına Minnettarım
CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız, Çorum Katliamı’nın 44. Yılı nedeniyle TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak o dönem yaşananları aktardı.
Mehmet Tahtasız mecliste Dışişleri Teşkilatı Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerine söz alarak konuştu.
Çorum’da 44 yıl önce karanlık güçlerin oyunu sonrası çıkan olaylarda aralarında akrabalarının da olduğu 33 canın katledildiğini söyleyen Tahtasız “Bugün eğer Ankara başta olmak üzere birçok ilimizde Çorum nüfusundan daha çok Çorumlu yaşıyorsa bunun sebebi 1980 olayları, Çorum katliamıdır. Anadolu Kaplanı Çorum yıllar içerisinde yaralarını sardı, bir sanayi şehri oldu ama şundan emin olun, bu olaylar olmasaydı Çorum bir Kayseri, bir Denizli gibi büyük bir sanayi şehri olacaktı; bu katliamın Çorumu kırk yıl geriye götürdüğünü biliyoruz. Her şeye rağmen zoru başaran sanayicilerimize, sevgiden, barıştan, kardeşlikten ayrılmayan Çorum halkına minnettarım” dedi.
Tahtasız konuşmasında şunları söyledi:
Sayın milletvekilleri, bugün Çorum katliamının 44’üncü yıl dönümü. Türkiye tarihinde ne yazık ki 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980 askerî darbelerin yanı sıra Çorum, Maraş, Sivas, Başbağlar katliamları gibi kara sayfalar var. Hemen hepsinin arkasında aynı gerekçe var; dış güçler, devlet içerisindeki karanlık odaklar ve onların maşası acımasız katiller.
Çorum katliamında 57 canımız yaşamdan koparıldı. Maraş’ta 111, Sivas’ta 33, Başbağlar’da 33 canımız katledildi. Türkiye tarihindeki bu kara sayfalar aydınlatılmadıkça, failler hak ettikleri cezaları almadıkça, azmettiriciler yargılanmadıkça yani adalet yerine gelmedikçe yüreklerimiz soğumayacak.
Kırk dört yıl önce bugün birtakım karanlık güçler tarafından Çorum katliamı başlatıldı. Çorum katliamı Türkiye’yi 12 Eylül faşist diktatörlüğüne götüren kanlı yolda en son kilometre taşıdır. Birçok ilde olduğu gibi Çorum ilimizde de olaylar önce sağ sol, daha sonra Alevi Sünni diye çatışmaya çevrildi.
Değerli milletvekilleri, ilk yazılı barış anlaşması olan Kadeş Barış Anlaşmasının imzalandığı Çorum, tarihten bugüne kardeşliğin sembolü bir kenttir. Alevi, Sünni, Çerkez, Kürt, göçmen demeden kardeşçe yaşadığımız memleketim Çorum’da yaşanan katliamın acısı hâlâ içerimizde. İnsanlarımız o günü düşündüğü zaman bugün bile uykuları kaçıyor. Dış güçlerin kirli maşaları olan, bindirilmiş kıtalar tarafından başlatılan olaylarda aralarında akrabamın da olduğu 57 canımız vahşice katledildi, yüzlerce hemşehrimiz yaralandı, ev ve iş yerleri bombalandı, malları, mülkleri yağmalandı, hayatta kalanların bir kısmı şehri terk etmek zorunda kaldı. Çorum katliamının yaşandığı yıllarda 10 yaşında ilkokul 3’üncü sınıfa gidiyordum. Birçok Çorumlu hemşehrim gibi bende mahallemden, çocukluk arkadaşlarımdan, sınıf arkadaşlarımdan ayrılmak zorunda kaldım. Çok sevdiğim mahallemizdeki arkadaşlarımızdan koparıldık, maalesef ben ne sağcı ne solcu ne Alevi ne Kürt bilmezdim. Anneme dedim ki: Anne, biz neden böyle bodrumda babamla, babaannemle, sizlerle karanlıkta kalmak zorunda kaldık. İnanın, komşularımız bize on gün sabrettiler ve dediler ki: O dışarıdan gelen sağcıya da solcuya da aynı silahı veren o kirli eller bizleri kendi mahallemizden, kendi çocukluk arkadaşlarımızdan kopardı. “Yavrum, biz mecburen burada kalmak zorundayız çünkü dışarıda bombalar patlıyor, silahlar konuşuyor” dedi ve ben o 10 yaşındaki çocukluk hâlimle bu karanlık güçlerin yaptığı kirli oyunları, kirli katliamları yaşamış bir kardeşinizim. İnşallah, bir daha o günlere dönmeyiz.
Bugün eğer Ankara başta olmak üzere birçok ilimizde Çorum nüfusundan daha çok Çorumlu yaşıyorsa bunun sebebi 1980 olayları, Çorum katliamıdır. Anadolu Kaplanı Çorum yıllar içerisinde yaralarını sardı, bir sanayi şehri oldu ama şundan emin olun, bu olaylar olmasaydı Çorum bir Kayseri, bir Denizli gibi büyük bir sanayi şehri olacaktı; bu katliamın Çorumu kırk yıl geriye götürdüğünü biliyoruz. Her şeye rağmen zoru başaran sanayicilerimize, sevgiden, barıştan, kardeşlikten ayrılmayan Çorum halkına minnettarım.
Çorum katliamına karışanların 12 Eylül hukukuna göre bile yargılanması yapılmadı. Yargıtay Çorum olaylarının toplu olarak görülmesini ifade ettiği hâlde dava toplu olarak görülmedi, her olay sıradan bir vaka gibi değerlendirildi ve ayrı ayrı yargılama yapıldı. Çorum katliamı bir insanlık suçudur, zamanaşımı işletilemez. Bu katliamlarla ve anlayışla yüzleşme gerçekleşmedikçe yüzyıllar geçse de acımız olan yaralar kapanmayacak, yakınlarını kaybeden insanlarımız yaslarını hâlâ yaşamaya devam edecek. O nedenle, bir kez daha, katliamlarla ilgili dosyaların açılarak tarihle gerçek bir yüzleşme yapılması ve adaletin sağlanması yönünde samimi girişimlerde bulunulması gerektiğini hatırlatıyoruz; derin ve karanlık eller tarafından organize edilmiş olan bu karanlık katliamı bir kez daha lanetliyoruz.
Bizim geçmişimizi belki başkaları yazdı, geleceğimizi biz yazacağız. Bu katliam ve kıyımlara karşı yüreğimiz elbette dolu, tepkimiz elbette yüksek ama bu tepkinin yolu intikam almak, başka mezheplere mensup kişileri hakir görmek, şiddet uygulamak değil, tam aksine, kadim topraklarımızda sevgi, kardeşlik, barış, hoşgörü tohumları ekmeye devam edeceğiz.