1 Mayıs Salgının Gölgesinde Kutlandı
1 Mayıs Salgının Gölgesinde Kutlandı
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Çorum’da kitlesel basın açıklaması ile kutlandı.
Pandemi koşulları ve sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle 1 Mayıs’ta kutlanmasına izin verilmeyen “1 Mayıs işçi ve emekçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü” nedeniyle Kadeş Barış Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması düzenlendi.
1 Mayıs Tertip Komitesi tarafından düzenlenen basın açıklamasına; bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları da destek verdi.
Bazı sloganların atıldığı, pankart ve dövizlerin taşındığı basın açıklaması, emniyet görevlilerinin yoğun güvenlik tedbirleri altında, pandemi koşullarına uyularak gerçekleştirildi.
Basın açıklamasının sonunda ise katılımcılar hep birlikte halay çekti.
1 Mayıs Tertip Komitesi adına basın açıklamasını DİSK temsilcisi Abdurrahim Birin okudu.
Basın açıklamasında;
– Herkese aşı, herkese gelir desteği sağlanması
– Kod 29 ve ücretsiz izne son verilmesi
– İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılması, hukuksuz biçimde işten çıkarılan kamu emekçilerinin işlerine iade edilmesi, çalışma sürelerinin azaltılması,
– Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması,
– Eğitim ve öğretime yatırım yapılması gibi talepler dillendirildi.
“Çalışırken Bulaşmayan Virüs 1 Mayıs Kutlanırken mi Bulaşıyor?”
1 Mayıs Tertip Komitesi adına basın açıklaması yapan DİSK temsilcisi Abdurrahim Birin, 1 Mayıs’ın engellenemeyeceğini vurgulayarak “Çalışırken bulaşmayan, 1 Mayıs kutlanırken bulaşan virüs tespit edilememiştir” dedi.
Abdurrahim Birin “Ekonomik kriz ve üzerine gelen Covid-19 salgınıyla zor günler geçiriyoruz. İşçiye emekçiye tedbir yok, aşı yok! İş yok, gelir güvencesi yok! Sosyal devlet yok, adalet yok! Hakkımızı arayıp sormak istesek hak, hukuk, demokrasi yok. Ancak umut bizden yana.
On yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve dogma sömürüsü, savaşlar, ekonomik krizler, artan eşitsizlikler, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunmayan bu düzen COVID-19 salgınıyla insanlığı tehdit ediyor” dedi.
“Tek Çaremiz: Dayanışma”
Birin, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Dünya kapitalist sisteminin sağlık hizmetlerinin ve güncel olarak da COVID-19aşısının bir ticari meta haline gelmesinin bedelini insanlık ağır biçimde ödüyor.
Yaşamını emeğiyle sürdürmek zorunda olanlar, küresel salgın şartlarında fedakârca çalışmak durumunda canlarını ortaya koyanların, yaşamını daha da alt üst etti. Bugün her zamankinden daha fazla dayanışma içinde olmamız gerekiyor.
Bir buçuk yıldır, şiddetini artıran Covid-19 salgını tüm dünyada milyonlarca can aldı. Ülkemizdeki gelişmeleri her geçen gün endişeyle izliyoruz. Bu gelişmeler, emekçilerin birlik içinde olmaları gerektiğini ortaya koydu, dayanışma çağrılarının ne derece doğru olduğunu gösterdi.
Salgın, işçi hak ve özgürlüklerine el uzatılması için “meşru” gerekçeymiş gibi görüldü. İş ve gelir güvencesi yok edildi. Kendi nam ve hesabına çalışan küçük işletmecilerin, esnafların işyerleri kapanmak zorunda kaldı. Ailenin bir haftalık mutfak masrafını dahi karşılayacağı şüpheli olan bir meblağla yapılan “yardım” yeterli olmadı.
“Hem Salgın Hem İşsizlik Hem Yoksullukla Mücadele Ediyoruz”
Emekçilerin büyük bir bölümü, hem salgınla hem de salgının getirdiği yoksullukla mücadelede bir başlarına kaldı. Bu durum ulus-dil-din-etnik köken ayrımı gözetmeksizin salgınının en ağır vurduğu kesimin yine emekçiler ve dar gelirler olduğunu ortaya koydu.
Sendikal örgütlülüğün önemi bu olumsuz koşullarda daha iyi anlaşıldı. Sendikalı emekçilerin, örgütsüz ve kayıt dışı çalışanlara göre, salgının olumsuz etkilerinden daha az hasarla çıkma imkânına sahip oldukları görüldü.
Devasa boyutlara gelen işsizlik sorunu resmi verilere bile yansıdı, görünür oldu. Ama çalışır gözüken ve fakat ücretsiz izine çıkarılan milyonlarca emekçinin yaşamlarını asgari ücretin yarısı bir gelirle nasıl sürdürecekleri sorusu yanıtsız kaldı.
“Sermayenin Çarkları İşçi ve Emekçiyi Eziyor”
Sermayenin ve patronların çıkarları için, akıl, bilim ve milyonların sağlığı yok sayılıyor. Açık alanlarda nefes almamız yasaklanıp kapalı ortamlarda çalışmaya zorlanıyoruz. Ne pahasına olursa olsun “çarklar dönecek” denilerek çalıştırılıyoruz. Hastalanıyoruz, ölüyoruz ve tükeniyoruz.
Sadece sağlığımız değil; işimiz, aşımız, geçimimiz de tehdit altında. İşsizlik her gün yeni rekorlar kırıyor. Kod 29 ile tazminat bile alamadan işimizden ediliyoruz.
Uzaktan çalışma gibi esnek çalışma biçimleriyle güvencesizlik yaygınlaşıyor.
Salgın sürecinde sınıfsal eşitsizliklerin yanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği de derinleşiyor. Salgında kadınların omuzlarına yıkılan hane içi iş ve bakım yükü artıyor, kadına yönelik şiddet tırmanıyor. Kadınlar bir yandan işsizliğin, bir yandan salgında yaygınlaşan esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin hedefi haline geliyor. Bu süreçte İstanbul Sözleşmesi gibi kazanımlar iktidarın hedefi oluyor.
“Taleplerimiz ve Öfkemiz Var”
Emekçilerin umutlarını ifade edeceğimiz 1 Mayıs’ımız var.
Ülkeyi yönetenler her zaman olduğu gibi talepleri, öfkeleri ve umutları yasaklarla susturmaya çalışıyor. Salgın önlemleri alınarak, maske ve mesafeye dikkat ederek 30 Nisan ve 1 Mayıs 2021 tarihlerinde yapmak istediğimiz her türlü açık hava etkinliği yasaklanıyor. Bu ülkenin işçilerinin ve emekçilerinin aklıyla alay ediliyor.
Bu ülkenin işçi, emekçi, örgütleri olarak bizlere, işçi sağlığı ve halk sağlığı konusunda en son akıl verecek olan, ülkeyi yöneten siyasi iktidardır.
“1 Mayıs Engellenemez”
Çalışırken bulaşmayan ama 1 Mayıs kutlarken bulaşan bir virüs tespit edilmemiştir.
Felakete dönen bu düzen, baskılarla, yasaklarla, yalanlarla, sansürle, kışkırtılan ırkçılık ve ayrımcılıkla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle, kısacası zulümle ayakta tutulmak istenmektedir.
Emekçilerin yok sayıldığı, haklarının gasp edilmeye çalışıldığı, güvencesizliğe, işsizliğe ve sefalete mahkûm edildiği bir dünyada ne salgınla mücadele edilebilir ne de hayat sürdürülebilir.
“Taleplerimizin İçin Birlikteyiz! Taleplerimiz İçin Alanlardayız”
1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde bir kez daha sesimizi yükseltiyoruz. Pandemi koşullarında, nerede olursak olalım, işyerlerinde, meydanlarda, sokaklarda, sosyal medyada bulunduğumuz her yerde taleplerimiz için yan yana geliyoruz, umudu büyütüyoruz. Umut yan yana!
Sağlıklı, güvenceli ve insanca bir yaşam için 1 Mayıs haftası boyunca yan yana taleplerimizi haykırıyoruz. Umut yan yana!
Taşeron çalıştırma KİT’lerde tamamıyla sona erdirilmeli, geçici olarak çalışan işçiler kamuda kadroya alınmalıdır. Uzaktan çalışma uygulaması ve sürekliliği esnek çalışma dayatmasıdır. Uzun vadede yaşanacak hak kayıplarına neden olma tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Esnek ve güvencesiz çalışma durdurulmalıdır. Umut yan yana!
Tüm çalışanların derhal aşılanması için, salgınla mücadelede şirketlerin çıkarlarının, siyasi hesapların değil, halk sağlığının esas alınması için Umut yan yana!
Covid-19’un çalışırken hastalığa yakalanan emekçiler için iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için, umut yan yana!
İşten çıkarma yasağının tüm istisnalarının kaldırılması için, milyonlarca işçinin haksız-hukuksuz biçimde işten atılmasına yol açan Kod-29 zulmüne son verilmesi için umut yan yana.
Ücretsiz izin dayatmasına son verilmesi için, tüm işçilerin en az asgari ücret kadar Kısa Çalışma Ödeneği desteği alabilmesi için umut yan yana.
İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil, işçilere ve işsizlere tahsis edilmesi için umut yan yana.
Pandemi süresince asgari ücretin vergi ve kesintilerden muaf tutulması için; umut yan yana.
İşsizliğe ve yoksulluğa karşı umut yan yana!
Acil olmayan mega projelerin iptal edilmesi, sermayenin vergi ayrıcalıklarının kaldırılması ve böylece pandemide işçilere, emekçilere daha fazla sosyal destek sağlanması için umut yan yana!
Adil bir vergi düzeni için; tüm temel tüketim ve ihtiyaçlar üzerindeki adaletsiz dolaylı vergilerin kaldırılması için umut yan yana!
Örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması için umut yan yana!
İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı yasanın etkin şekilde uygulanması için; Uluslararası Çalışma Örgütü’nün İşyerinde Şiddete Karşı 190 sayılı Sözleşmesi’nin onaylanması için umut yan yana!
Salgın bir kez daha gösterdi ki: Gezegenimizi, insanlığı ve emekçi sınıfları sömüren, insani ve toplumsal ihtiyaçları değil, piyasanın ve sermayenin ihtiyaçlarını gözeten bu düzen dünya çapında iflas etmiştir. Yaşanabilir bir Dünya kurmak ellerimizdedir. Umudumuz birliğimizde, mücadelemizde ve dayanışmamızdadır.