240 Kilodan 97 Kiloya Düştü
Askere alınmayan ve oğlunun ölümüyle hayatı yıkılan adam, arkadaşının bir sözüyle hayata tutundu. Yaşadığı olaylar nedeniyle 240 kiloya ulaşan tekstil işçisi Nadir Akbulut, oğlu için 143 kilo vererek 97 kiloya düştü
Organize Sanayi Bölgesi’nde bir fabrikada işçi olarak çalışan 30 yaşındaki Nadir Akbulut, herhangi bir sağlık problemi olmamasına rağmen küçük yaştan itibaren kilo almaya başladı. Askerlik yoklaması geldiğinde muayene için askerlik şubesine giden Akbulut, 8 kilo fazlası nedeniyle askere alınmadı. Çok istemesine rağmen askere gidemeyince psikolojik olarak çöken Akbulut, sevdiği kızdan da ayrılınca bunalıma girdi. 2 yıl boyunca kendisine eve hapseden Akbulut, 180 kiloya ulaştı. Arkadaşlarının tavsiyeleriyle hayatına kaldığı yerden yaşamaya başlayan Akbulut, eşi Esra Akbulut ile tanıştıktan sonra kilo vermeyi kafasına koydu. Ankara’da bir hastanede tedavi gören Akbulut, 25 kilo verdi. Fazla kiloları nedeniyle eşinin ailesinin karşı çıkması üzerine Akbulut, Esra Akbulut’la gizlice nikah kıyarak evlendi. Evliliğinden Kayra Çınar isminde bir oğlu oldu. Oğlunun 4,5 aylıkken hayatını kaybetmesiyle girdiği bunalım ve eşinin haline üzülen Akbulut, hızla kilo almaya başladı. 1 yıl içerisinde 240 kiloya kadar ulaşan Akbulut, Göktuğ ismini verdiği çocuğuyla ikinci kez baba olmanın mutluluğunu yaşadı.
O dönem 240 kilo olan Akbulut, bir arkadaşının, “Bir gün çocuğunu okula götürdüğünü düşünsene. Çocuğunun arkadaşları oğlunla alay edecekler. Seninle alay edecekler. ‘Göktuğ’un babasına baksana ne kadar şişman’ diyecekler. Belki sen etkilenmezsin ama çocuğun senin yüzenden rezil olacak, belki aşağılanacak. Bunu kendine yakıştırabilir misin” sözü üzerine oğlunun psikolojisinin bozulmaması için babaannesinin maddi yardımıyla ameliyat masasına yattı. Akbulut, tüp mide operasyonu sayesinde 240 kilodan 97 kiloya kadar düştü.
Ailesi ayrı olduğu için anneannesi ve dedesi tarafından büyütüldüğünü dile getiren Akbulut, “Berberlik yapıyordum bıraktım. Askere gidecektim. Askere gideceğim için çok mutluydum. O zamanlar 110 kiloydum. Askerlik şubesine gittiğimde boy ve kilo arasında 8 kilo fark olduğu için askere alınmadım. Bu yüzden gerek askerlik şubesindeki yetkililere gerekse Gülhane Askeri Tıp Akademisindeki doktorlara yalvardım. Tek askere gideyim de askerliğimi yapayım gerekirse lavabo temizleyeyim, gerekirse patates soyayım ne olur askerliğimi yapayım. Doğuya gönderin orada görev yapayım. Ama olmadı nasip değilmiş. Askere gidemeyince psikolojik olarak çöktüm. Sonra bir kızı sevdim ondan da ayrılınca kendimi eve kapattım. 2 yıl boyunca cenazelerde, düğünlerde, bayramlarda dahi dışarı çıkmadım. İnsanlarla yakınlaşmadım. O zamanlar 110 kiloydum. Bunalıma girince 180 kiloya kadar çıktım” dedi.
Kendisini eve kapattıktan sonra arkadaşlarının tavsiyesi üzerine tekrar evden çıkmaya başladığını anlatan Akbulut, “O dönem eşimle tanıştım. Eşimle tanıştıktan sonra tedavi olmak için Ankara’ya gittim. Hastaneye yattım. 25 kilo verdim. Sonra eşimin ailesi beni istemediği için gizlice nikah yaptık ve eşimi kaçırdım. Mutluyduk. Bir yıl sonra Kayra adını verdiğimiz bir çocuğumuz oldu. Oğlum 4,5 aylıkken hayatını kaybetti. Hiçbir zaman isyan etmedik. Veren de Allah, alanda Allah. Sonra ikinci oğlumuz doğdu. Evlendiğim sıralarda 160 kiloydum. Çocuğumun vefatından sonra eşim oğlumun cenazesini kendi bulduğu için psikolojik olarak çöktü. Bir yıl boyunca eşimin moral ve motivasyonunu sağlamak için evden çıkmadım. Hem çocuğumun vefatı, hem eşimin psikolojisinin bozulmasıyla birde ben çalışmayınca 160 kilodan 240 kiloya çıktım. Allah kimseye böyle bir acı vermesin. İyi bir şey değil. Sonra oğlum dünyaya geldi. Yaşamak için hayata tutunma vesilemiz oldu” diye konuştu.
Oğlunu Samsun’a hastaneye götürürken bir arkadaşının söylediği ‘Bir gün çocuğunu okula götürdüğünü düşünsene. Çocuğunun arkadaşları oğlunla alay edecekler. Seninle alay edecekler. Göktuğ’un babasına baksana ne kadar şişman diyecekler. Belki sen etkilenmezsin ama çocuğun senin yüzenden rezil olacak, belki aşağılanacak. Bunu kendine yakıştırabilir misin?’ sözleri üzerine hayatının değiştiğini anlatan Akbulut, “Ben oğlumu ömrüm yettiği yere kadar okutacağım. Ben okuyamadım. Hiçbir şey sahibi olamadım. İyi bir geleceğim olmadı ama Allah’a her zaman şükrettim. Yüce Allah da her zaman bir ekmek nasip etti. Oğlumun geleceği için hiçbir zaman pes etmedim. Babaannemin maddi desteğiyle Ankara’da tüp mide ameliyatı oldum. Midemin bir kısmı alındı. Doktorum ‘ortalama 100-110 kiloya düşersin’ dedi. 2 yıllık süreçte kilo verecek hiçbir iş yapmadım. Yemeğimi kıstım. 6 ay boyunca çok fazla bir şey yeme fırsatım olmadı. Ondan sonraki süreçte yemek yemeye başladım. Şu an yarım ekmek yiyebiliyorum ve bu süreçte 143 kilo verdim. Şu an tek bir eksiğim var. O da Allah nasip ederse buradaki doktorlarla görüşüp estetik ameliyatı olmak. Kimse oğlumla dalga geçemeyecek. Oğlumun geleceği benim için her şeyden daha önemli” ifadelerini kullandı.
Belki çoğu insanın fazla kiloları nedeniyle etrafındaki insanlar tarafından alaya alındığına dikkat çeken Akbulut, “İnanın hiç kimse için, hiç kimsenin dediği için hayata küsmeyin. Ben küstüm. Ama sonra neler yapabileceğimi kendim gördüm. Benim bir sebebim vardı. Oda çocuğum. Evliler için şunu söyleyeceğim. Çocuğunuz ve eşiniz için en doğru kararı verin. Ben kiloluyum eşimde mutlu olamıyorum diye bir şey yoktur. Örnek aşırı kilolu bayanlar için tüp mide ameliyatını önerebilirim. Hiçbir zararı yok. Kelepçe veya balon koydurma değil. Ölüm Allah’tan gelebilir. Aşırı kilolu erkekler ise spor yapmasını isterim. Fazla kilom var. Göbeğim var diyenler spor yapsın. Havuza gidip yüzsünler. Yüzmek çok faydalı. Çok yemek yiyorum, duramıyorum diyorsanız. Genel cerraha gidin. Tüp mide ameliyatı hakkında bilgi alın. Sağlığınız her şeyden daha önemli” açıklamalarda bulundu.
Nadir Akbulut’un eşi Esra Akbulut, insanların dış görünüşüne bakarak yargılanmaması gerektiğinin altını çizerek, “İnsanın kilosuna değil sadece kalbine bakın. Dış görünüş bir şey ifade etmiyor. Öldüğümüz zaman o dış görünüş bir şeye yaramıyor. Ben eşimi 17 yıldır tanıyorum. İnsanların kalbine ve yüreğine bakın. Eşime zayıflaması için çok telkinde bulundum. İlerde çocuğumuz olur diyerek zayıflamasını ben her gün, her saat, her saniye söylüyordum. Bana kızıyordu. Zayıflarsa rahat eğeceğini dedim. Doktora gidelim tedavi varsa yaptıralım dedim. Bir gün arkadaşının birisi o sözü söyleyince kesin karar vermiş. Ben de çok sevindim. Bir başkasının söylemesi daha iyi oldu. Çok kişi dalga geçti. Küçük yaştaki çocuklar bile dalga geçiyordu. Çoğu çocuğu azarladım. Doktor kontrolüne gitti. Ameliyat oldu. Ve sonunda zayıfladı. O gün bugündür çok şükür bir sorunumuz yok” dedi.